Hoşgeldiniz  

Cem Şahin İKRAR için yazdı; ‘Mafyanın Politikliği ve AKP’

İkrar-HA1 | 21 Şubat 2023 | Dünya, Genel, Güncel Haberler, Kültür Sanat, Manşet, Politika, Son Dakika A- A+

Cem Şahin İKRAR için yazdı; ‘Mafyanın Politikliği ve AKP’

CEM ŞAHİN – İKRAR HABER AJANSI Son zamanlarda iyice belirginleşmiş olan ve dahi bundan dolayı gündemi epey işgal eden iktidar mafya ilişkilerini konu almak derdindeyim. Suç örgütü liderlerinin videolu açıklamaları, iktidarın bugünüyle ilgili epey tartışılası veriler ortaya çıkarmaktadır. Aslına bakılırsa Türkiye, hem uyuşturucu güzergahında bulunması hem de birçok uyuşturucu baronunun oyun sahasına dönüşmesi nedeniyle yeraltı dünyasının vazgeçilmez coğrafyası haline geldi. Böyle bir durumun şu an neden daha çok belirleyici olduğu üzerine epey kelam edilebilir, lakin sorunsal mecrayı Türkiye’de Başkanlık Sistemi denilen ve ne olduğu hala müphem olan bir sistemin oluşturduğu siyasal zeminden kopuk ele alamayız. Hepimizin aşina olageldiği gibi Tek adam rejiminde ne yasama kaldı ne de yargının muhalifleri dövmek dışında bir misyonu. Tek adam rejimiyle oluşan siyasal boşluğu tarikatlar, mafya liderleri, suç örgütleri ve Saraya yakın oligarklar doldurdu. Susurluk’ta ayyuka çıkan devlet-mafya ilişkisine o dönemin egemenleri içinden dahi belli refleksler gösterilmiş, Mit raporları hazırlanarak belli araştırmalarda bulunulmuştur. Dönemin medyası 90’lar gibi karanlık bir dönemde olmasına rağmen bu olayın üstünün örtülmesine izin vermemişti. Hatta medya ve muhaliflerin baskısı sonucu belli bir mesafede alınabilmişti. AKP döneminde ise mafya dönemin en meşru siyasi figürü haline getirilmiştir. Bilindiği gibi birçok mafya örgütü devletin ideolojisini sahiplenmiş, babasının sözünden çıkmayan, ve daimi olarak devlet ideolojisinin taşıyıcılığını üstlenen bir konumdan hareket etmiştir. Bunlar doğrudan devlet organı gibi çalışmakta, devletten bağımsız hareket etmemektedir. Tek adam rejimi ile birlikte AKP devleti bu suç örgütleri ile paylaşmış, mafya liderleri AKP sayesinde yakalamış oldukları meşrutiyeti her alanda kullanmaya başlamışlardır. Uluslararası ihalelerde söz almış, yetmemiş Süleyman Soylu’nun yeğeninin klibi dahi onlar organize etmiştir. Bir yanda AKP adına miting yapan Sedat Peker’ler bir yandan yeni korku iklimi yaratmak üzere dışarı çıkarılan Alaattin Çakıcılar bu sürecin en kirli rol modelleri olarak iş başına koşulmuştur. Polis korumaları olan, AKP adına miting düzenleyen bu karakterler illegal olarak bildiğimiz kişiliklerinden sıyrılarak her şeyi aleni bir şekilde yürütmeye başlamışlardır. Hasta hane koğuşundayken Devlet Bahçeli tarafından ziyaret edilen Alaattin Çakıcı özel bir düzenlemeyle cezaevinden çıkarılarak devleti yönetenlerle birlikte poz vermekte bir beis görmeyerek her yerde rahatça dolaşmakta ve açıklamalarda bulunmaktadır. Cezaevinden çıkan, çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan sabıkalı eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Korkut Eken, Engin Alan Çakıcı’yla çok rahat poz verebiliyor ve bunda bir sorun görmüyorlar. Çok açık ki artık yeraltı raconları yer üstünde gezinmekten çekinmez hale getirilmiştir. 

Mafya ve çetelerin sokak cinayetleriyle daha çok tartışılmaya başlandığı bugünlerde iktidar destekli medyanın suskun kalması nedeniyle kamuoyunun çoğunun gündemine dahil olamamaktadır. Erdoğan birçok olaya suskun kalıyor, Süleyman Soylu ise muhalefeti suçlayarak manipülatif performanslar sergilemekle yetiniyor. Ama ortada Susurluk’tan daha büyük ve kirli bir ilişki ağı var. Sedat Peker konuştukça da sosyal medya sayesinde bu olayların üstü kapatılmayacak gibi görünüyor. Geçmişten bu yana paramiliter güçler içinde faaliyet gösteren çeteci gruplar ülkenin demokratik siyasi güçlerini belirli bir ölçüde yok edip, baskıladılar. 1990’larda ise Kürt sorunundan ciddi şekilde beslenerek bu sorunu kendilerine malzeme yapmış, kendi yasadışı suçlarını bu sorunu bahane ederek gölgelemişlerdir. Bu gruplar bir taraftan uyuşturucu kaçakçılığı yaptılar, bir yandan da devletin desteğiyle ceplerini doldurup vatan- millet edebiyatı kastılar. Devlete nefes aldırmayacak boyuta gelmeleri sonucunda da ‘temizlik’ süreci başlamış birçok çete lideri içeri alınmıştır. AKP iktidar olduğunda zaten böyle bir temizlik süreci gerçekleştirilmişti. AKP, 90’lardan sonra ‘Yasaklar, yolsuzluklar, yoksullukla’ mücadele hedefiyle iktidara geldi. Fethullahçılarla bu süreçte bir ortaklık inşa edildi. Siyasal İslam o dönemde önünde engel teşkil edebilecek bütün muhalifleri temizlerken, bunu geçmişin suçlarıyla hesaplaşma biçiminde bir sunumla yaptılar. Lakin amaç muhalifleri ilga etmekti. Derin devlet denilen oluşumun bütün kadroları o dönem FETÖ’cüler tarafından oluşturuldu. Emniyetten, yargıya kadar birçok kurum FETÖ’cü kadrolarla yönetilmekteydi. Peki FETÖ’cülerin tasfiyesi sonucu yeni kadrolar kim olacaktı ? Cevap basit: Yeni ittifak sonucu Sedat Peker’ler, Alaattin Çakıcılar cemaatle kopuşun ardından yeni müttefikler olarak belirlenmişti. Şu an bir mafya liderinin devletin iç işleyişi hakkında önemli ifşalarda bulunacak konuma bu müttefikliğin sonucu olarak getirilmiş olması mevcut sistemin ne kadar çürümüş olduğunun en temel göstergesi kabul edilmelidir. Ama belli ki tüm sistem böyle işliyor artık. Sedat Peker, İçişleri Bakanı’nı tehdit ediyor, onu da bir başka suç örgütü lideri Alaaddin Çakıcı savunuyor. Türkiye gerici bir kabile devletine dönüşürken mafya- devlet ilişkisi var olan yönetim krizini de hızla arttırıyor. Bunca ifşaya rağmen tek soruşturma dahi açılmamıştır. Kolombiya’dan ton ton  gelen kokainler hakkında hâlâ açıklama yok, soruşturma açılıp açılmadığı da bilinmiyor. Halka hesap verilebilirliğin kalmadığı günümüz Türkiye’si yeni ve olası skandallarla nereye gideceği belirsiz bir güzergahta yol almaya devam ediyor. 

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 İkrar Haber Ajansı Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.